Yaşamın devamı ve sürdürülebilmesinin olmazsa olmazı beslenme zincirinin en temel unsuru hiç kuşkusuz köylümüz, çiftçimizdir.

Köylümüz, çiftçimiz, üreticimiz her zaman kalkınmanın önemli bir ögesi olmuş ve bu konuda hep ön saflarda yer almıştır. Bu nedenle Ulu Önder Atatürk’ün o veciz sözüyle “milletin efendisi” unvanına layık olmuştur.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 2 milyon 589 bin çiftçinin toplamda 2,4 milyar lira olan banka borcu, çiftçi sayısı 2,1 milyona düştüğü halde, bugün 185 milyar liraya ulaşmıştır.

Üreticiye devletçe verilen, üreticinin kazanılmış hakkı elinden alınıyor. Maliyetleri üretici ve tüketiciye yükleyip, devlet işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Sadece son altı ayda kaba yemin torbası yüzde 113 zam görmüş. Besici elindeki hayvanları kesime göndermeye başlamış.

AKP hükümetleri çiftçilerimizi, üreticilerimizi hızla yoksullaştırıp perişan etmiştir. Çiftçi toprağına küsmüştür. Son bir yılda mazota yüzde 229, ÜRE gübresine yüzde 290, DAP gübresine yüzde 205 zam yapılarak üretici çaresiz bırakılmıştır.

AKP çiftçiyi sadece fahiş girdi maliyetleriyle ezip geçmedi. Çiftçinin kanuni haklarını da gasp etti, çiftçiyi perişan etti.

Tarım Kanunu’na göre milli gelirin en az yüzde 1’i, çiftçilere destek olarak verilmek zorunda ama 2007’den bu yana bu kanun hükmü, hiçbir yıl yerine getirilmedi. Şu anda çiftçilerimizin birikmiş devletten kanuni alacağı 272 milyar lirayı buldu. Her bir çiftçi ailesinin bu hükümetten tam 124 bin 736 lira birikmiş alacağı vardır.

Hatalı tarım politikaları sonucu AKP gıda enflasyonunda ülkemizi dünya şampiyonu yapmış, gıdada kendine yeten ülkemizi ithalata mahkûm eder hale getirmiştir.

Bu duygularla;

Açlığın, kıtlığın, gıda savaşlarının yaşanmadığı bir dünyada, bilim ve teknolojinin çiftçi ve toprak ile buluştuğu, çiftçilerimizin alın terinin ve emeğinin en yüce değer olarak kabul edildiği günler arzusuyla tüm üreticilerimizin, çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü yürekten kutluyorum. Saygılarımla.

KAYNAK: Hasan GİRGİN