İrmet Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı olarak görevine yeni başlayan Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, “Osteoporoz, kemiklerinizde sessizce ilerleyen ve fark edilmeden ciddi kırıklara yol açabilen bir hastalıktır” diyerek erken tanının ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemine dikkat çekti.
OSTEOPOROZ NEDİR VE NEDEN CİDDİYE ALINMALIDIR?
Osteoporoz, halk arasında “kemik erimesi” olarak bilinen, kemik yoğunluğunun azalmasıyla birlikte kırık riskinin artmasına neden olan kronik bir hastalıktır. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, osteoporozun genellikle belirti vermeden ilerlediğini, bu nedenle birçok hastanın tanı konulduğunda ileri evrede olduğunu belirtti. Osteoporoz, özellikle menopoz sonrası kadınlarda östrojen seviyesinin düşmesiyle daha sık görülürken, erkeklerde de yaşla birlikte riskin arttığını vurgulayan Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, bu hastalığın yalnızca yaşlılıkla sınırlı olmadığını, genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin de etkili olduğunu ifade etti. Osteoporoz, kemik yapısının içsel mimarisini zayıflatır ve özellikle kalça, omurga ve bilek kırıkları gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, “Birçok hasta basit bir düşme ya da çarpma sonrası kırıkla karşılaşınca osteoporozla tanışıyor, bu da erken taramanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” dedi. Osteoporozun dünyada milyonlarca kişiyi etkileyen bir halk sağlığı sorunu olduğunu açıklayan Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, ülkemizde de nüfusun yaşlanmasıyla birlikte görülme sıklığının hızla arttığını belirtti. Hastalığın farkındalık eksikliği nedeniyle çoğu zaman göz ardı edildiğini, oysa önlenebilir bir durum olduğunu dile getirdi. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, düzenli kontroller, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite ile kemik erimesinin büyük ölçüde yavaşlatılabileceğini vurguladı. Ayrıca kemik sağlığının korunmasının yalnızca bireysel değil, toplumsal bir bilinç gerektirdiğini ifade etti. Bu nedenle osteoporozun erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi hem yaşam kalitesini artırmakta hem de kırıklara bağlı sakatlık ve mortalite riskini azaltmaktadır. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, “Kemikler sessizce güçsüzleşmeden önce harekete geçmek gerekir” diyerek bilincin erken yaşta oluşturulmasının gerekliliğini hatırlattı.
OSTEOPOROZDA RİSK FAKTÖRLERİ: KİMLER TEHLİKE ALTINDA?
Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, osteoporoz riskinin kişiden kişiye değiştiğini, ancak bazı faktörlerin riski belirgin şekilde artırdığını söyledi. Yaş, cinsiyet, genetik yatkınlık ve hormonal değişikliklerin en temel risk unsurları arasında yer aldığını belirten Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, özellikle menopoz sonrası kadınların kemik yoğunluğunda hızlı düşüş yaşadığını vurguladı. Ayrıca ailesinde osteoporoz öyküsü bulunan bireylerin de dikkatli olması gerektiğini söyledi. Hareketsiz yaşam tarzı, düşük kalsiyum ve D vitamini alımı, sigara ve alkol kullanımı gibi faktörlerin kemik yapısını olumsuz etkilediğini dile getiren Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, bu alışkanlıkların uzun vadede ciddi hasarlara yol açabileceğini belirtti. Ayrıca fazla kafein tüketiminin, yetersiz beslenmenin ve bazı kronik hastalıkların (örneğin tiroid bozuklukları, romatoid artrit) kemik sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu açıkladı. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, uzun süreli kortizon kullanımı gibi bazı ilaç tedavilerinin de kemik yoğunluğunu azalttığını ifade etti. Özellikle masa başı çalışanların veya fiziksel aktivitesi düşük kişilerin risk altında olduğunu belirten Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, “Kemikler hareketle güçlenir, bu nedenle düzenli egzersiz osteoporozu önlemede en güçlü araçlardan biridir” dedi. Sağlıklı kilonun korunmasının da önemli olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, aşırı zayıflığın kemik kaybını hızlandırabileceğini söyledi. Tüm bu faktörlerin erken fark edilmesi gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, bireylerin özellikle 40 yaş sonrasında kemik sağlığı kontrolünü ihmal etmemesi gerektiğini ekledi.
OSTEOPOROZUN TANI YÖNTEMLERİ VE DÜZENLİ TAKİP SÜRECİ
Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, osteoporozun tanısında en önemli aracın “kemik mineral yoğunluğu ölçümü (DEXA)” olduğunu belirtti. Bu testin, kemik yoğunluğundaki kaybı objektif olarak gösterdiğini ve tanı koymada altın standart olduğunu açıkladı. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, “T skoru -2,5’un altındaysa osteoporoz tanısı konur, -1 ile -2,5 arası ise osteopeni yani ön evre olarak değerlendirilir” dedi. Ayrıca hastanın geçmişte yaşadığı kırıklar, boy kısalması veya omurga şekil bozuklukları gibi bulguların da tanıya yardımcı olduğunu ifade etti. DEXA ölçümünün özellikle 50 yaş üzeri kadınlarda ve risk grubundaki bireylerde düzenli olarak yapılmasını öneren Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, erken tanının tedavi başarısını büyük ölçüde artırdığını söyledi. Bununla birlikte, laboratuvar testleriyle D vitamini düzeyi, kalsiyum, fosfor ve hormon analizlerinin de yapılması gerektiğini belirtti. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, “Osteoporozun sadece kemik ölçümüyle değil, bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekir” diyerek kapsamlı bir incelemenin önemine vurgu yaptı. Takip sürecinde yılda en az bir kez kontrol yapılmasının yararlı olacağını söyleyen Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, bu sayede tedaviye yanıtın izlenebileceğini ifade etti. Ayrıca hastaların yaşam tarzı değişikliklerine uyumunun ve egzersiz programlarının da düzenli olarak gözden geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, tanı konulduktan sonra bile kemik sağlığının sürekli izlenmesi gerektiğini çünkü osteoporozun kronik ve ilerleyici bir hastalık olduğunu vurguladı.
OSTEOPOROZDAN KORUNMA VE TEDAVİ: YAŞAM TARZIYLA GELEN GÜÇLÜ KEMİKLER
Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, osteoporozun önlenmesinde en etkili yöntemlerin başında sağlıklı yaşam alışkanlıklarının geldiğini belirtti. Yeterli kalsiyum ve D vitamini alımının kemik yapısının korunmasında temel rol oynadığını söyleyen Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, süt, yoğurt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler ve balığın beslenmede mutlaka yer alması gerektiğini ifade etti. D vitamini açısından güneş ışığının doğal bir kaynak olduğunu belirten Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, her gün 15-20 dakikalık güneşlenmenin kemik sağlığı için yeterli olabileceğini söyledi. Egzersizin kemik gücü üzerindeki olumlu etkisine dikkat çeken Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, yürüyüş, dans, pilates ve hafif direnç egzersizlerinin düzenli yapılmasının önemini vurguladı. Ayrıca sigara ve alkolün kemik yoğunluğunu azalttığını, bu alışkanlıklardan uzak durulması gerektiğini ifade etti. Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, ev ortamında da düşme riskini azaltacak önlemlerin alınmasının önemli olduğunu belirterek, halıların sabitlenmesi, kaymaz terliklerin tercih edilmesi ve yeterli aydınlatmanın sağlanması gerektiğini söyledi. İleri evre osteoporoz hastalarında ilaç tedavilerinin gündeme geldiğini belirten Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, bu tedavilerin, kemik yıkımını azaltarak yeni kırıkları önlemeyi ve kemik yapımını artıran ilaçlarla kemik yoğunluğunu güçlendirmeyi hedeflediğini açıkladı. Tedavi sürecinde sabır ve düzenli takip gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, “Kemik sağlığı bir ömür boyu korunmalıdır, bu yüzden kısa süreli önlemler yeterli değildir” dedi. Ayrıca bireylerin yaşam boyu dengeli beslenme ve hareketli yaşam alışkanlıklarını sürdürmesi gerektiğini vurguladı. Son olarak Uzm. Dr. Hüseyin Duhaır, osteoporozun kader olmadığını, doğru önlemlerle sağlıklı ve güçlü kemiklere sahip olmanın mümkün olduğunu söyledi.

GÜNDEM
2 gün önceERGENE
2 gün önceSPOR
2 gün önceMANŞET
10 Kasım 2025ERGENE
10 Kasım 2025MANŞET
10 Kasım 2025MANŞET
10 Kasım 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.