Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, özellikle genç erişkinlerde sık görülen kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığının erken dönemde tanı alması durumunda, modern cerrahi yöntemlerle başarıyla tedavi edilebildiğini belirtti.
KIL DÖNMESİ NEDİR? HANGİ DURUMLARDA ORTAYA ÇIKAR?
Kıl dönmesi, tıbbi adıyla pilonidal sinüs, genellikle kuyruk sokumu bölgesinde oluşan ve cilt altına giren serbest kılların oluşturduğu enfeksiyöz bir durumdur. Bu hastalık, cilt altına giren kılların zamanla birikerek vücut tarafından yabancı cisim olarak algılanması sonucu, burada bir sinüs yolu ve enfeksiyon gelişmesiyle karakterizedir. Kıl dönmesi, erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür ve genellikle 15-35 yaş arası bireylerde ortaya çıkar. Özellikle masa başında çalışanlar, uzun süre oturarak zaman geçiren öğrenciler ve sürücüler risk grubundadır. Aşırı terleme, dar kıyafetler, hijyen eksikliği ve bölgesel travmalar da oluşum riskini artıran faktörlerdendir. Hastalık başlangıçta hafif kaşıntı ve rahatsızlık hissiyle kendini gösterebilir. Zamanla bu bölgede akıntı, kızarıklık, ağrı ve kötü koku gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Enfeksiyon ilerledikçe oturma güçlüğü ve günlük yaşamı olumsuz etkileyen kısıtlamalar meydana gelir. Ciltte küçük bir delik veya birkaç açıklık gözle görülebilir hale gelir. Bu deliklerden sarımtırak veya kanlı akıntı gelebilir. Süreç ilerledikçe, bölgede apse oluşumu ve tekrarlayan enfeksiyon atakları görülebilir. Kıl dönmesi, tedavi edilmediği sürece kronikleşir ve yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür. Bu nedenle erken dönemde tanı konulması ve uygun bir tedavi planı oluşturulması büyük önem taşır.
TANI NASIL KONUR? TANIDA HANGİ YÖNTEMLER KULLANILIR?
Kıl dönmesinin tanısı çoğunlukla fizik muayene ile konulur ve ileri tetkiklere nadiren ihtiyaç duyulur. Hekim, hastanın öyküsünü dinleyerek ve kuyruk sokumu bölgesini değerlendirerek tanıyı genellikle ilk muayenede koyabilir. Ciltte bir veya birden fazla küçük delik, akıntı, kızarıklık ve şişlik tanıyı destekleyen bulgulardır. Özellikle aktif enfeksiyon döneminde ağrı artışı, lokal ısı artışı ve hassasiyet dikkat çeker. Bazı durumlarda, sinüs yollarının yayılımını daha net görmek ve cerrahi planlama yapmak amacıyla ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir. Özellikle nüks etmiş ya da komplike hale gelmiş vakalarda bu tür görüntüleme yöntemleri faydalı olabilir. Bununla birlikte, ileri görüntüleme yöntemleri her hasta için gerekli değildir. Tanıda gecikme yaşanması, enfeksiyonun daha derin dokulara yayılmasına ve cerrahinin daha kapsamlı hale gelmesine neden olabilir. Bu nedenle kuyruk sokumu bölgesinde tekrarlayan apse veya akıntı şikayetleri olan bireylerin zaman kaybetmeden genel cerrahi uzmanına başvurması gerekir. Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, tanının erken konulmasının, tedavi başarısını doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğunu vurgulamaktadır. Doğru ve zamanında konulan tanı sayesinde, minimal invaziv tedavi seçenekleri daha etkili şekilde uygulanabilmektedir. Ayrıca, erken tanı ile hastaların sosyal ve iş yaşamlarına daha hızlı dönebilmeleri sağlanır. Hastalığın tanısında deneyimli bir cerrahın muayenesi yeterli olup, çoğu zaman ek tetkike gerek kalmadan tedavi süreci başlatılabilir.
KIL DÖNMESİ TEDAVİSİNDE UYGULANAN CERRAHİ YÖNTEMLER NELERDİR?
Kıl dönmesi tedavisinde uygulanan yöntemler, hastalığın evresine ve hastaya özel durumlara göre planlanmalıdır. Tedavide amaç, enfekte dokunun tamamen çıkarılması ve nüks riskinin azaltılmasıdır. Erken evrede teşhis edilen ve sınırlı sinüs yolu olan vakalarda, lokal anestezi altında uygulanan minimal invaziv işlemler oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Mikrosinüsektomi ve sinüs traktusunun lokal olarak çıkarılması, günümüzde sık uygulanan etkili yöntemler arasında yer alır. Ayrıca bazı vakalarda lazer destekli tedaviler de kullanılabilir ve iyileşme süresini önemli ölçüde kısaltabilir. Geniş ve tekrarlayan hastalıklarda ise klasik cerrahi yöntemler gerekebilir. Bu yöntemde sinüs yolları ve etkilenen tüm doku çıkarılır, yara açık veya kapalı teknikle iyileştirilir. Cerrahi sonrası dönemde pansuman, yara bakımı ve hekim kontrolleri düzenli şekilde yapılmalıdır. Nüksü önlemek amacıyla bölgenin kıl yoğunluğu azaltılmalı, epilasyon önerilmeli ve hijyen kurallarına dikkat edilmelidir. Operasyon sonrası dönemde fiziksel aktiviteler geçici olarak kısıtlanabilir, bu da iyileşme sürecini olumlu etkiler. Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, her hastaya özel planlanan cerrahi müdahalenin hem başarı oranını artırdığını hem de iyileşme sürecini hızlandırdığını belirtmektedir. Hastaların büyük çoğunluğu tek operasyonla tamamen iyileşmekte, günlük yaşamlarına kısa sürede dönebilmektedir. Tedavi süreci, hekimin deneyimi ve hastanın uyumuyla doğrudan ilişkilidir. Cerrahi sonrası dönemde hastanın hekimin önerilerine eksiksiz uyması, tedavi başarısını pekiştirir. Günümüzde doğru cerrahi teknikle yapılan müdahalelerde başarı oranı oldukça yüksektir.
KIL DÖNMESİNDEN KORUNMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Kıl dönmesini önlemek, özellikle risk faktörlerine sahip bireyler için mümkündür ve bazı temel alışkanlık değişiklikleriyle sağlanabilir. Öncelikle kişisel hijyen kurallarına dikkat edilmeli ve kuyruk sokumu bölgesi düzenli olarak temizlenmelidir. Bölgenin kuru tutulması, terlemeye bağlı bakteri üremesini azaltır ve enfeksiyon riskini düşürür. Aşırı kıllanma sorunu olan bireylerde, medikal epilasyon yöntemleri tercih edilerek kılların cilt altına girme ihtimali azaltılabilir. Uzun süre oturarak çalışan kişilerin belli aralıklarla kalkıp yürüyüş yapması, kuyruk sokumu üzerindeki baskıyı azaltarak riski düşürür. Dar kıyafetler yerine vücudu sıkmayan ve hava alan giysilerin tercih edilmesi önerilir. Günlük iç çamaşırı değişimi ve düzenli duş alma, özellikle yaz aylarında oluşabilecek nem ve bakteri birikimini önler. Spor yapan bireyler egzersiz sonrası ıslak giysilerini hızlıca değiştirmeli ve duş almalıdır. Yeterli sıvı alımı ve dengeli beslenme, cilt sağlığı açısından da önemlidir. Bağışıklık sistemi güçlü bireylerde enfeksiyonlara karşı direnç daha fazladır. Erken belirtiler fark edildiğinde zaman kaybetmeden hekime başvurulması da korunmanın önemli bir parçasıdır. Op. Dr. Hüsamettin Bayraktar, kıl dönmesinin büyük ölçüde önlenebilir bir hastalık olduğunu ve bu konuda toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Basit yaşam tarzı değişiklikleriyle hem hastalık gelişimi önlenebilir hem de tedavi ihtiyacı ortadan kaldırılabilir. Önleyici sağlık yaklaşımı, hem birey hem sağlık sistemi için uzun vadede avantaj sağlar.
MANŞET
07 Ekim 2025ERGENE
07 Ekim 2025MANŞET
07 Ekim 2025MANŞET
07 Ekim 2025GÜNDEM
07 Ekim 2025ERGENE
07 Ekim 2025ERGENE
07 Ekim 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.